Güveni Kötüye Kullanma Suçu

Ankara idari dava avukatı

GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU (TCK M.155)

Genel Bilgi

Türk Ceza Kanunun 155’inci maddesinde tanımlanan güveni kötüye kullanma suçu; başkasına ait olan bir malın muhafaza etmek ya da belirli bir şekilde kullanmak üzere devredilmesi durumunda kişinin mal hakkında, kendisinin ya da bir başkasının yararına olacak şekilde tasarrufta bulunması veya devrinin  yapıldığını inkar edilmesi fiillerinin gerçekleşmesi ile vücut bulacağı düzenlenmiştir. Güveni kötüye kullanma suçu 765 sayılı mülga Ceza Kanununda ve özel kanunlarda inancı kötüye kullanma suçu olarak ifade bulmuştur. 2004 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanununda Güveni Kötüye Kullanma suçu eski kanundaki düzenleme şekline genel olarak bağlı kalınarak Türk Ceza Kanununda beş farklı şekilde işlenebileceği düzenleme altına alınmıştır.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Nedir?

Güveni kötüye kullanma suçunun hakkında yukarıda yapmış olduğumuz genel bilgilendirmenin daha iyi anlaşılması için ilgili suçun nasıl oluştuğu konusunda suçun unsurlarının üzerinde durmak faydalı olacaktır. Güveni Kötüye Suçunun oluşabilmesi için öncelikli olarak mülkiyet hakkı sahibi ile malı elinde bulunduran kişi arasında hukuken geçerli bir sözleşme varlığı gereklidir. Diğer bir ifade ile suça konu mal hakkında malı elinde bulunduranda bulunması hususu taraflar arasında hukuken geçerli bir sözleşmeye dayanmalı ve bu sözleşme hukuka uygun bir sözleşme olmalıdır. Sözleşmenin yazılı ya da sözlü olması zorunluluğu bulunmamakta olup hile, iradenin sakatlanması veya aldatma gibi eylemlerle tarafların arasında bir sözleşme kurulduysa ya da taraflar arasında hukukun izin verdiği bir sözleşme kurulmadıysa sözleşmenin geçerliliğinden söz edilemeyeceğinden fail malın zilyetliğini ele geçirilmiş olsa da bu suç değil somut olaya göre hırsızlık, dolandırıcılık gibi Türk Ceza Kanununda düzenlenen diğer suçlar oluşabilecektir.

Suçun diğer bir unsuru ise taraflar arasında yapılan hukuken geçerli bir sözleşmeye dayanarak malın zilyetliğinin devrinin yapılması gerektiğidir. Bu suç açısından zilyetlik kavramı; bir kişinin taşınır veya taşınmaz mal üzerindeki fiili hakimiyet olup taşınır ya da taşınmaz malın zilyetliğinin malik tarafından suçu işleyen kişiye bizzat devridir. Yukarıda da izah ettiğimiz üzere malın zilyetliğinin malın mülkiyet sahibi tarafından teslim edilmemesi  veya malın zilyetliğinin geçerli bir hukuki sözleşmeye dayanarak verilmemesi durumunda güveni kötüye kullanma suçu oluşmamaktadır. Bu durumda somut olayın oluş şekline göre  Türk Ceza Kanununda düzenlenen diğer suç tipleri oluşabilmektedir.

Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için diğer bir unsur ise malı elinde bulunduran kişinin zilyetliğin devri amacı dışında bir tasarruftan bulunulması veya bu devir olgusunun inkar etmesidir. Kısacası malın mülkiyet sahibi olan malik malın zilyetliği belli bir şekilde kullanılmak üzere malı elinde bulunduran kişiye devretmiş olmasına rağmen bu amaç dışında malın kullanılması gerekmektedir. Bunun yanı sıra malik tarafından rızasıyla devredilen malın devredildiği inkar edilirse yine malı elinde bulunduran fail açısından güveni kötüye kullanma suçu oluşmuş olur. Suçun oluşması için suçun failinin bu suçtan haksız yarar sağlaması şart olmayıp zilyetliğin devir amacı dışında tasarrufta bulunulması veya devrin inkar edilmesi suçun oluşumu için yeterli sayılmaktadır.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Şikayet Süresi

Türk Ceza Kanununda düzenlenen suçlar bilindiği üzere şikayete tabi olan suçlar ve şikayete tabi olmayan yani kişinin şikayeti olmasa dahi adli birimlerce durumun ihbar ya da farklı bir şekilde öğrenilmesi durumunda re’sen soruşturmaya başlanacak suçlar olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Ancak bu durum kanunda düzenlenen suç tipinin tüm görünüş şekilleri için geçerli olmayıp bazı durumlarda suçun basit hali şikayete tabikiyken nitelikli hali ya da farklı görünüş şekilleri şikayete tabi olmayabilmektedir. Bu açıklamalar ışığında Güveni Kötüye Kullanma suçunu açıklamamız gerekirse; suçun basit hali şikayete tabi olup nitelikli hallerinin düzenlenmiş olduğu ikinci fıkrasındaki haller ise şikayete tabi olmayıp re’sen soruşturulmaktadır. Suçun basit hali şikayete tabi olduğundan suçun işlenildiği ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 6 aylık zamanaşımı süresi içerisinde kolluk kuvvetlerine ya da savcılığa şikayet edilmesi gerekmektedir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Cezası

Türk Ceza Kanunun 155’nci maddesinde Güveni kötüye kullanma suçunun cezası düzenlenmiş olup suçun işleniş biçimine göre faile verilecek ceza miktarı ve hapis cezasının yanı sıra adli parası belirlenmiştir. Buna göre;

– Kanunun ilgili maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suçun basit şeklinde fail hakkında Zilyetliğin devir amacı dışında kullanılması halinde 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ve adli para cezasına hükmedilmektedir. (TCK M. 155/1)

– Kanunun ilgili maddesinin ikinci fıkrasında ise failin yerine getirmiş olduğu hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlemesi durumu düzenleme altına alınmış ve fail hakkında 1 yıldan 7 yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezası verileceği ifade edilmiştir. (TCK M. 155/2)

– Mesleğin veya sanatın yerine getirilmesi durumunda güveni kötüye kullanma suçunun işlenmesi hali ise maddenin yine ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Suçun bu şeklinde ise fail hakkında 1 yıldan 7 yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmedilmektedir. (TCK M. 155/2)

– Güveni Kötüye kullanma suçu Ticaret ilişkisi sebebiyle teslim edilen eşya hakkında işlenmesi durumunda hükmedilecek ceza  1 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ve üçbin güne kadar adlî para cezasıdır. (TCK M. 155/2)

– Başkasının mallarını yönetmek yetkisi çerçevesinde tevdi ve teslim edilen mallar ile ilgili güveni kötüye kullanma suçunun işlenmesi durumunda cezası 1 yıldan 7 yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasıdır. (TCK M. 155/2)

Ticaret Sebebiyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu (TCK M. 155/2)

Ticaret Sebebiyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiş olup taraflar arasındaki ticari güven ilişkisini korumak amacıyla düzenlemiştir. Güveni Kötüye Kullanma Suçunun nitelikli halini oluşturan suçun bu görünüş şeklinde kanun koyucu taraflar arasındaki ticari hayatın güven içerisinde sürdürülebilmesini amaçlamıştır. Suçun bu şeklinde taraflar arasında akdedilen sözleşmelere bağlı olarak devredilen malın malı elinde bulunduran zilyet tarafından sözleşmeye aykırı olarak kullanılması yada devrin inkar edilmesi suç olarak düzenlenmiş ve bu durumda failin 1 yıldan 7 yıla hapis cezasıyla cezalandırılacağı ve üçbin güne kadar da adli para cezası ile cezanlandırılacağı belirtilmiştir.

Meslek veya Sanat Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu (TCK M.155/2)

Güveni Kötüye Suçununun ikinci fıkrasında meslek ya da sanat nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu düzenlenmiştir. Suçun bu şeklinde taraflar arasında kurulan sözleşmede zilyetliği elinde bulundurulan kişinin yerine getirdiği meslek veya sanat nedeniyle güvenin kötüye kullanmasına yönelik fiilleri cezalandırılmaktadır. Daha kısa bir ifadeyle mesleği veya sanatı icra eden kişiye teslim edilen mal üzerinde teslim amacı dışında tasarrufta bulunulması durumda Meslek veya Sanat Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu meydana gelmektedir. Örneğin, alışveriş merkezlerinde veya restaurantlarda valeye bırakılan aracın zilyet tarafından aracın park edilmeyerek gezilmesi ve kaza yapılması durumunda suçun nitelikli hali oluşacaktır.

Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu (TCK M.155/2)

Güveni Kötüye Kullanma suçunun diğer bir işleniş şekli ise hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu olup yasa koyucu yerine getirdiği hizmet nedeniyle malı elinde bulunduran kişinin güveni kötüye kullanma suçunu işlemesi durumunu düzenleme altına alarak daha yüksek bir yaptırım ile cezalandırılmasını ve kişiler arasındaki süreklilik arz eden sözleşmeye aykırılığı cezalandırmasını amaçlamıştır. Suçun diğer şekillerden farklı olarak güveni kötüye kullanma suçunun bu halinin oluşabilmesi için kişiler arasında süreklilik içeren bir sözleşme olması zorunludur. Geçici bir isteğin yerine getirilmesi sırasında suç işlenmesi durumunda suçun nitelikli hali değil birinci fıkrasında belirtmiş olduğumuz basit hali oluşmaktadır.

Başkasına Ait Malları Yönetme Yetkisi Çerçevesinde Tevdi ve Teslim Edilen Mal Hakkında Güveni Kötüye Kullanma

Suçun bu halinin oluşabilmesi için ilgili makam tarafından ya da başkaca herhangi bir gerekçe ile verilmiş olursa olsun başkasına ait malları yönetme yetkisi verilen kişinin, verilen yetki kapsamına aykırı bir şekilde malı kullanılması veya tevdi ve teslim olgusunun inkar edilmesi halinde suçun nitelikli hali oluşmaktadır. Örneğin, mahkeme kararıyla vasi olarak atanan kişinin kendisine teslim edilen taşınır ya da taşınmaz malı teslim amacından farklı bir şekilde tasarrufta bulunması veya bu teslimi inkar etmesi durumunda Güveni Kötüye Kullanma suçunun nitelikli hali oluşmaktadır.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Adli Para Cezası

Adli Para Cezası tanımı itibariyle mahkemeler tarafından hükmedilen para cezası olup devlet kurumları tarafından kesilen ve idari para cezası olarak adlandırılan idari yaptırımdan hem hukuki sonuçları hem de hukuki niteliği açısından farklıdır. Nitekim belirtmiş olduğumuz gibi adli para cezasına yalnızca mahkemeler tarafından hükmedildiği gibi ödenmemesi durumunda hapis cezası ile karşı karşıya kalma ihtimali de bulunmaktadır. Adli para cezası mahkeme tarafından doğrudan hükmedilebileceği gibi seçenek yaptırım olarak adli para cezası da verilebilmektedir. Bunun yanı sıra eğer koşulları uygunsa hapis cezası adli para cezasına çevrilebilmekte ayrıca kanunda suçun cezası hem hapis cezası hem de adli para cezası olarak düzenlenebilmektedir. Bu kapsamda adli para cezasına çevirme; kasten işlenen suçlarda bir yıl ve altındaki hapis cezalarına alternatif bir yaptırım olarak düzenlenmiştir. Güveni Kötüye Kullanma suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanununun 155’inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen basit hali neticesinde verilen hapis cezasının Adli Para Cezasına Çevirme imkanı bulunmaktadır. Maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen suçun nitelikli halinde hem hapis cezası hem de adli para cezası verileceği düzenlendiğinden dolayı hapis cezalarının adli para cezasına çevrilme imkanı bulunmamaktadır.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Ceza Muhakemesi Kanunun 231’inci maddesi; sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda verilen cezanın, 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası olması ve diğer koşulların varlığı halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebileceğini düzenlemiştir. Güveni Kötüye Kullanma suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararının uygulanıp uygulanamayacağı yargılama neticesinde verilecek hapis cezası süresine ve kanunun aradığı diğer koşulların varlığının değerlendirilmesine bağlı olarak değişmektedir. Buna göre verilen cezanın 2 yılın altında olması durumu, sanığın pişmanlığı ve suç işlememe konusunda mahkemenin takdiri, öncesinde kasten işlenmiş bir suçtan dolayı cezasının bulunmaması ve varsa mağdurun zararının giderilmesi şartlarının hepsinin sağlanması durumunda güveni kötüye kullanma suçunu işleyen sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilecektir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık kişinin işlediği suçtan dolayı pişmanlık duyması sebebiye suçun oluşmasına sebebiyet verdiği fiilin meydana getirdiği zararı gidermesi halinde ilgili hükümlerin uygulanmasını sağlayan bir ceza hukuku kurumudur. Güveni kötüye kullanma suçunda kişi, savcılık soruşturması aşamasında etkin pişmanlık gösterilirse cezası, 2/3 oranına kadar indirilebilir. Örnek vermek gerekirse eğer kişi netice cezada 3 yıl ceza alacaksa etkin pişmanlıktan faydalanması durumunda bu ceza 1 yıla kadar indirilecektir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Devlet Memurluğuna Engel midir?

Güveni Kötüye Kullanma Suçu, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48’inci maddesinde düzenlenen katalog suçlar içinde yer almakta olup bu suçtan dolayı ceza alanlar ve haklarında mahkumiyet kararı verilen devlet memurlarının kamu görevinden çıkarılmasına memur adaylarının ise adaylık işlemlerinin sonlandırılmasına sebebiyet vermektedir. Ancak burada önemle üzerinde durmamız gerekir ki; kanunun aramış olduğu  güveni kötüye kullanma suçundan dolayı mahkumiyet hükmü olduğundan dolayı kişi hakkında yapılan yargılama neticesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmişse devlet memurluğuna engel olmayacağı HAGB haricinde bir ceza verilmesi durumunda görevdeki devlet memurlarının memuriyetle olan ilişikleri kesileceğidir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Uzman Erbaş Olmaya Engel midir?

Görevi Kötüye Kullanma suçu 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunun ilgili maddelerinde katalog suçlar içerisinde yer aldığından dolayı bu suçtan dolayı mahkum olanlar uzman erbaş olamayacağı gibi görevdeki personelin de sözleşmesi feshedilerek ilişiği kesilecektir. Zira ilgili maddede; “Verilen ceza, ertelense, seçenek yaptırımlara çevrilse, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilse veya affa uğrasa dahi; … basit ve nitelikli zimmet, irtikâp, iftira, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma … suçlarından dolayı mahkûm olanların sözleşmeleri Fesh edilir…” şeklinde düzenleme yapılarak güveni kötüye kullanma suçu katalog suçlar içerisinde sayılmış bu suçtan dolayı hakkında yapılan yargılama neticesinde verilen ceza hükmün açıklanmasının geri bırakılması olsa dahi görevdeki personelin ilişikleri kesilecek, adaylar açısından ise adaylık işlemlerinin sonlandırılacaktır.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Türk Silahlı Kuvvetlerinde Subay Astsubay Olmaya Engel midir?

Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda görevdeki personel ve adaylarda aranılacak nitelikler kapsamında; Cezaları ertelenmiş, seçenek yaptırımlardan birisine çevrilmiş, haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, genel veya özel af kanunları kapsamına girmiş, hükümlülüklerine ilişkin kayıtları adlî sicilden çıkarılmış olsa bile güveni kötüye kullanma suçundan dolayı haklarında kovuşturma yapılarak hüküm kurulan kişilerin Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişkilerinin kesilecektir. Yargılama neticesinde sonuç ceza Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı ya da para cezasına çevrilmesine karar verilmesi sonucu değiştirmeyecek olup personelin Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilecek adayların ise adaylık işlemleri sonlanacaktır.

Memur Davalarına Bakan Avukatlar Ankara, Polis Davalarına Bakan Avukatlar, Kamu Davalarına Bakan Avukatlar, Ankara İdari Dava Avukatları, Ankara İdari Dava Avukatı, İhraç Davalarına Bakan Avukatlar Memur Avukatı Ankara, Memur Suçları Avukatı, Ankara İdari Dava Avukatı
Whatsapp Hattı
Bize Ulaşın